Şimdi aklıma geldi de, yeni ehliyet almış heyecanlı bir gençken. Sağ tarafında aynası olmayan beyaz renkli renault 12 toros araçla daha doğrusu bir arkadaşımın babasına yalvar yakar, biraz da gönülsüzce adeta kaçırırcasına getirdiği arabayla Niğde şehrine bağlı Bor ilçesindeki nazlı yarimi ziyarete  gitmiştim. Yarimle aşk yaşarken zamanın nasıl geçtiğini anlamamış pazardan almam gereken haftalık alışverişi yapmaya vakit kalmamıştı. Sevdiceğimden duyduğum geçti Bor’un pazarı sür eşeği Niğde’ye cümlesi cuk oturmuştu. Eşek diye tabir ettiğim  beyaz sivil polis aracı misali külüstürle Niğde’nin pazarına doğru acele ederken karşıdan karşıya geçen at ve eşekten olma katırla çarpışmak pek bir moral bozucuydu. O günden beri araç kullanmayı sevmem ama motosikletten de inmem… Malum İstanbul’da yaşıyoruz ve arabayla bir yerlere gitmek saatler sürerken motosikletle ulaşımı sağlamak çok daha ekonomik ve zamandan tasarruflu oluyor. Velhasıl Bor’un pazarını kaçırmıyor ve mutlu yaşıyorum. Zamandan kazanmak için motosiklet kullanmanı tavsiye ederim…