Bugün benim doğum günüm. Olabiliyorsa, Kutlu olsun ama olamıyor ne yazık ki…

Koy vermişim gidiyor. Kapattım kapıyı, pencereyi. Sevdiğim şarkıları dinliyorum, tekrar tekrar. Bilmediğim dillerde şarkı söyleyen sanatçılara kulak veriyorum. Dış dünyaya tıkadım kulaklarımı. Üç günlük dünyada, birilerinin savaşı, ölümler, kazalar, kötü haberler olmamalı hayatımda. Kapattım gözlerimi, görmüyorum kötülükleri. Kendi dünyamda hakimiyetin sahibiyim. Mutluluğun zirvesindeyim. Bazen dış dünyadan sızıntılar olsa da alanıma, çok takmıyorum aslında. Gülüp geçmeyi mini minnacıkken öğrendim. İçim kan ağlayarak gülümsüyorum. Derin bir nefes alıp sonsuza dek içimde tutuyorum. Barut kokularını, yanık havayı solumuyorum. Bahçemde yetiştirdiğim çiçekleri koparıyorum, her çatışma sonrasında… İnsanlar ölürken mutlu olmak ne mümkün, insanlar savaşırken doğum günü kutlamak ne mümkün, insanlar cahilken eğitimimden zevk almak ne mümkün, insanlar amaçsız, hedefsiz, umutsuzken ben kimim? Yaşlanmışım, doğmuşum, ölmüşüm ne önemi var ki ? Her sene doğum günlerimde; bu sene kendime şunu alacağım, bu sene kendim için bunu yapacağım diye hedefler ya da hediyeler belirlerdim. Bu sene tek dilediğim var, savaş olmasın… kimse ölmesin…